Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı.
- Sami did everything to satisfy Layla.
Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
- Our policy is to satisfy our customers.
Onu memnun etmek imkansızdır.
- He's impossible to satisfy.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek bir şey diyecektir.
- Some doctors will say anything to satisfy their patients.
Şirket her zaman müşterilerini tatmin etmeye çalışır.
- The company always strives to satisfy its customers.
Çözümün zaman alacağı konusundaki açıklaması kimseyi tatmin etmedi.
- His explanation that a solution would take time didn't satisfy anyone.
Seni karşılamak için seçildim.
- I was chosen to satisfy you.