Bir çoğunluk tasarıya karşı oy verdi.
- A majority voted against the bill.
Büyük bir çoğunlukla seçimi kazandı.
- He won the election by a large majority.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
Yeni yasa büyük bir reformdu.
- The new law was a major reform.
Çözülmesi gereken başlıca üç sorunumuz var.
- We've got three major problems that need to be solved.
Golf sahaları su kirliliğinin başlıca sebeplerinden biridir.
- Golf courses are a major cause of water pollution.
Asıl branş alanın nedir?
- What's your major field?
Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.
- My cousin Teddy majored in French in college and studied in Paris for one year.
O, senin önemli sorunundur.
- That is your major problem.
Tütün önemli ürünlerden biridir.
- Tobacco was one of their major crops.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
- Tom majored in literature at the university.
Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi.
- Tom decided to major in French.
Tom bir müzik majörü değil.
- Tom isn't a music major.
Ben bir İngiliz binbaşıydım.
- I was an English major.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
- A major is above a captain.
Yeni sözleşme sadece yüzde 56'lık bir oy çokluğu ile onaylandı.
- The new contract was ratified by a majority of only 56 percent.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
- A major is above a captain.
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
- What subject do you major in?
Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.
- My major is medieval European history.
This is Major Jones.
I have decided to major in mathematics.
On receiving the news of his promotion, Charles Snodgrass said he was delighted to be entering his majority.
The winner with 53% had a 6% majority over the loser with 47%.
By the time I reached my majority, I had already been around the world twice.
The majority agreed that the new proposal was the best.