Kaldırım iyi korunmuştur.
- The sidewalk is well maintained.
Tom suçsuzluğunu korumuştur.
- Tom has maintained his innocence.
O ülkeler yirmi yıldır barışı koruyorlar.
- Those countries have maintained peace for twenty years.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
- It is hard to maintain one's reputation.
Kadınlar kişisel ilişkileri sürdürmek için konuşmayı kullanırlar.
- Women use talking to maintain personal relationships.
O kravata bakım yapmak önemlidir.
- Maintaining that tie is important.
Kullanımda farklılıklar var.
- There are differences in usage.
Bir İngiliz olarak, o, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara özellikle duyarlı.
- As an Englishman, he is particularly sensitive to the differences between English and American usage.
Tom suçsuzluğunu korumuştur.
- Tom maintained his innocence.
Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
- All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
Dünya barışını korumak için ne yapmamız gerektiğini düşünüyorsun?
- What do you think we must do in order to maintain the peace of the world?
Bu yolu korumak için kimlerin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyordum.
- I've been trying to find out who is responsible for maintaining this road.
Sami'nin arka bahçesi titizlikle muhafaza edildi.
- Sami's backyard was meticulously maintained.
Ne yazık ki, Türkiye'deki MacBook kullanımı çok sınırlıdır.
- Unfortunately, the usage of MacBooks is very limited in Turkey.
Örnek bir kullanım gösterin lütfen.
- Please give an example of usage.
The house had a neat, well-maintained garden in front.
They maintained the house, the land, and the shed out back.
he wente oute of hys ermytaige for to maynteyne his nevew ayenste the myghty erle.