Her lamba büyülü değildir.
- Not every lamp is magic.
Büyücünün hileleri bizi şaşırttı.
- The magician's tricks surprised us.
Tom bana bir sihirbazlık numarası gösterdi.
- Tom showed me a magic trick.
Gerçek bir canlı sihirbazlık gösterisi izlemek ister misin?
- Do you wanna see a real live magic show?
Bir sihirbaz olmak istiyorum.
- I want to be a magician.
Bu sihirbazlıktaki hileyi fark ettim.
- I was aware of the trick in this magic.
Onu öpmek büyülü, unutulmaz bir andı.
- Kissing her was a magical, unforgettable moment.
Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
- Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Çocuk bir sürü sihirli numaralar biliyor.
- The boy knows many magic tricks.
movie magic.
Magic makes the light go on.
a magic wand; a magic dragon.