Parlayan her şey altın değildir.
- All that glitters is not gold.
Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
- They awarded her a gold metal for her achievement.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Mary'nin alyansı saf altından yapılmıştır.
- Mary's wedding ring is made of pure gold.
Bu kupa altından yapılmıştır.
- The cup is made of gold.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Bu Tom'un altın parayı bulduğunu söylediği yer.
- This is where Tom said he found the gold coin.
Altın para düşünülenden çok daha değerliydi.
- The gold coin was much more valuable than was supposed.