On dokuz devlet 1816 seçimlerinde oy kullandı.
- Nineteen states voted in the elections of 1816.
Peki, İtalyan seçimlerini kim kazandı?
- So, who won the Italian elections?
Buralardaki insanların yüzmek için çok fırsatları yok.
- People around here don't have many opportunities to swim.
O, fırsatlarını iyi kullanır.
- He makes the most of his opportunities.
Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
- Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
İnsanın imkânları yalnızca hayal gücü ile sınırlıdır.
- The opportunities of man are limited only by his imagination.
Bana opsiyonlarımın ne olduğunu söyle.
- Tell me what my options are.
Opsiyonlarımız nelerdir?
- What are our options?
Tüm bu olasılıkları düşündüm.
- I've considered all of those possibilities.
Biz zaten olasılıkların yarısını saf dışı bıraktık.
- We've already eliminated half the possibilities.
Diğer şanslar olacak.
- There will be other chances.
Şanslarımızın ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
- We know very well what our chances are.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Tom kendi seçimlerini yapıyor.
- Tom makes his own choices.
Tom seçeneklerini düşündü.
- Tom considered his options.
Hangi ödeme seçenekleri mevcut?
- What payment options are available?
Hangi ödeme seçenekleri mevcut?
- What payment options are available?
Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
- Tom advised Mary to take some time to think over her options.