mâkul

listen to the pronunciation of mâkul
Турецкий язык - Английский Язык
reasonable

Your suggestion seems reasonable. - Önerin makul görünüyor.

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

judicious
moderate

He drinks a moderate amount of coffee. - Makul miktarda kahve içer.

Moderate exercise stimulates the circulation of blood. - Makul bir egzersiz kan dolaşımını artırır.

decent

I think it's time for me to buy a decent car. - Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır.

A skilled mechanic earns decent wages. - Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır.

conceivable
amenable
well-advised
reasoned
modest

There was a modest rise in prices last year. - Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.

fairly

That's a fairly reasonable price. - O oldukça makul bir fiyat.

admissible
just

You will think it just that I should do so. - Öyle yapmamın makul olduğunu düşüneceksin.

Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water. - Açıklama makul geliyor ama bu sadece tutarlı değil.

sane
reasonable, possible, rational, amenable, modest, sane, advisable, plausible, sensible
level
sensible

This is a sensible approach. - Bu makul bir yaklaşımdır.

possible

I see no other possible explanation. - Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.

There's only one possible explanation. - Bunun tek bir makul açıklaması var.

fair

I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable. - Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.

We paid a fair price for it. - Bunu için makul bir fiyat ödedik.

comprehensible
acceptable
sober
sober minded
plausible

A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory. - Emmet'in teorisi ile bağlantılı olarak Leech'in sunduğu teklif en makulüdür.

A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory. - Daha makul bir öneri Emmet'in teorisi ile ilgili Leech'in sunduğudur.

logical
reasonable, sensible
probable
within reason

I'll give you anything you want within reason. - Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.

rational
right in one's head
valid
advisable
palatable
downtoearth
feasible
comprehend
makul olarak
conceivably
makul (fiyat)
moderate
makul bir sınırı aşmadan
within reason
makul bir şekilde
sanely
makul bir şekilde
sensibly
makul değer
(Ticaret) fair value
makul düzeyde
within reason
makul fiyat
affordable price
makul günlük giriş
(Çevre) acceptable daily intake
makul kılma
rationalization
makul olarak
imaginably
makul olma
reasonableness
makul olmak (fiyat)
be acceptable
makul olmayan
unconscionable
makul sayıda
a fair amount of
makul surette
reasonably
makul tahmin
(Ticaret) reasonable estimate
makul ölçüde
within reason
makul ölçüleri aşmayan
reasonable
makul şekilde
as well
makul şüphe
(Kanun) reasonable doubt
makul azami doz
(Çevre) reasonable maximum exposure
makul açıklamalar getirmek
(deyim) explain away
makul bir biçimde
plausibly
makul bir biçimde
comprehensibly
makul bir biçimde
credibly
makul bir şekilde
reasonably
makul bir şekilde
understandably
makul düşünen
hardheaded
makul düşünüşlü
hardheaded
makul fiyat
fair price
makul görünüş
specious
makul konuşmak
talk sense
makul kılmak
rationalize
makul limitler içinde
(Konuşma Dili) within reasonable bounds
makul maliyet
reasonable cost
makul miktarda
(deyim) a good few
makul müddet
(Politika, Siyaset) reasonable period
makul neden
reasonable cause
makul olma
plausibility
makul olmama
inadvisability
makul olmayan
unwise
makul olmayan
implausible
makul olmayan
unreasonable
makul olmayış
inadvisability
makul onarım masrafı
(Ticaret) reasonable cost of repairs
makul sebep
(Hukuk) reasonable ground
makul sınırlar içinde
(Konuşma Dili) within reasonable bounds
makul tazminat
temperate damages
makul şüphelerin ötesinde
(Politika, Siyaset) beyond reasonable doubt
yeterince makul
fair enough
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Söylenilen söz
(Osmanlı Dönemi) (Kavl. den) Denilmiş, söylenilmiş
Aşırı olmayan, uygun, elverişli
Belirli
Akla uygun, akıllıca
Akla uygun
Akıllıca iş gören, mantıklı
Belirli: "Tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ... isteme hakları vardır."- Anayasa
(Osmanlı Dönemi) akla uygun, aklın kabul edeceği şey
makul olmak
Akıllıca, akla uygun davranmak