Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.
- Hey, I may have no money, but I still have my pride.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
O gururlu ve kibirli.
- He's prideful and arrogant.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
- The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
Gücümüzle gurur duyduk.
- We took pride in our strength.
O, lisesi ile gurur duyuyor.
- She takes pride in her high school.