lovesome

listen to the pronunciation of lovesome
Английский Язык - Турецкий язык
sevimli
lovely
{s} güzel

Her nezaman böyle güzel bir yağmurumuz olsa, ben yıllar öncesini, ikimizi hatırlıyorum. - Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.

Meg'in güzel bir yüzü var. - Meg has a lovely face.

lovely
{s} sevimli

O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi. - She wished the lovely dog belonged to her.

Ne sevimli bir bahçe! - What a lovely garden!

loving
{s} sevgi gösteren
lovely
sevgili

Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim. - And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.

lovely
sevilir
lovely
şeker
lovely
hoş

Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer. - America is a lovely place to be, if you are here to earn money.

Erkekler hoş kadınları sever. - Men like lovely women.

lovely
harika
lovely
nefis
lovely
{s} şirin
lovely
ÇOK ŞEKER
lovely
sevimlilik
lovely
lovelinessgüzellik
lovely
hoş/sevimli
loving
sevgi ifade eden
loving
loving efkat
Английский Язык - Английский Язык
lovely

A garden is a lovesome thing, God wot!.

loving
having or displaying warmth or affection; "affectionate children"; "caring parents"; "a fond embrace"; "fond of his nephew"; "a tender glance"; "a warm embrace"
lovesome
Избранное