Her nezaman böyle güzel bir yağmurumuz olsa, ben yıllar öncesini, ikimizi hatırlıyorum.
- Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.
Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
Ne sevimli bir bahçe!
- What a lovely garden!
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Erkekler hoş kadınları sever.
- Men like lovely women.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.
The lovely castle garden enchants visitors with its lovely blooms and romantic follies.
... harvest it, but he thought it would be lovely for his wife ...
... You look very lovely. ...