Tom Mary'ye çok yüksek sesle gülmemesini söyledi.
- Tom told Mary not to laugh so loudly.
Yüksek sesle konuşmak zorunda değilsin. Seni çok net şekilde duyabiliyorum.
- You don't have to speak so loudly. I can hear you very clearly.
Kuşlar hızla uçarken yüksek sesle cıvıltı yaparlar.
- The birds chirp loudly while flying rapidly.
Birisi yüksek sesle kapıyı çalıyor.
- Someone is knocking loudly at the door.
Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
- I spoke loudly so that everyone could hear me.
Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
- I spoke loudly so that everyone could hear me.
Birisi yüksek sesle kapıyı çalıyor.
- Someone is knocking loudly at the door.
Küçük çocuklar çok gürültülü olabilir.
- Young children can be very loud.
Radyo biraz gürültülü.
- The radio is a bit loud.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- She began to cry in a loud voice.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- He began to cry loudly.
Çok parlak bir kravat taktı.
- He wore a very loud necktie.
Bu kadar yüksek sesle sakız çiğnemeyi kesebilir misin?
- Can you stop chewing gum so loudly?
Tom şiiri sesli okudu.
- Tom read the poem out loud.
Tom yüksek sesli müziğe katlanamaz.
- Tom can't stand loud music.
Tom yüksek sesli müziğe katlanamaz.
- Tom can't stand loud music.
Müzik çok yüksek sesliydi.
- The music was very loud.
fine.
Zaman ayarlı bomba gürültüyle patladı.
- The time bomb exploded with a loud noise.
Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.
- Suddenly, the door closed with a loud noise.
Bu turistler gürültücü ve kabadır.
- These tourists are loud and rude.
Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
- You are always wearing a loud necktie.
Çok parlak bir kravat taktı.
- He wore a very loud necktie.
He spoke loudly so that his brother could hear him from across the street.
Could you speak a little louder please?
- Please speak more loudly.
Tom spoke loudly enough for everybody to hear.
- Tom spoke loudly enough for everyone to hear.
Turn that music down, it's too loud.