Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- Listening to music is lots of fun.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Tom bize yiyecek bir sürü şey verdi.
- Tom gave us lots to eat.
Onlardan bir sürü şey vardı.
- There were lots of them.
Konserde bir sürü insan vardı.
- There were lots of people at the concert.
Bir sürü insan vardı.
- There were lots of people.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Biz piknikte çok eğlendik.
- We had lots of fun at the picnic.
Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Onun ne de çok kitabı var!
- What a lot of books he has!
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bir sürü arkadaşım var.
- I have a lot of friends.
Konserde bir sürü insan vardı.
- There were lots of people at the concert.
Birsürü insan Tokyo'da yaşıyor.
- A lot of people live in Tokyo.
Bunun hakkında fikri olmayan birsürü insan var.
- There are lots of people who don't have any idea about that.
O, bankaya çok miktarda para yatırdı.
- He deposited a lot of money in the bank.
O, çok miktarda para katkısında bulundu.
- He contributed a lot of money.
Bu alanda çok trafiğimiz var.
- We have a lot of traffic in this area.
Tom'u park alanında gördüm.
- I saw Tom in the parking lot.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
- We have a lot of social problems to think about today.
Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.
- We'll send the textbooks in three different lots.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
- Tom had sex with a lot of different women.
Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Sami bir piyango talihlisiydi.
- Sami was a lottery winner.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
- I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Onların hepsi otoparkta bekliyor.
- They all are waiting in the parking lot.
Tom partide çok eğlendi.
- Tom enjoyed himself a lot at the party.
Parti çok eğlenceliydi.
- The party was a lot of fun.
Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.
- We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom knows a lot about dogs.
Tom'un köpeği çok havlar.
- Tom's dog barks a lot.
Partide pek çok oyun oynadık.
- We played a lot of games at the party.
Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
- Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
- Australia exports a lot of wool.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
we need stock lots.
She made lots of new friends.
They purchased all of the adjacent lots.
Last year I ran lots faster than him.
a building lot in a city.
as Jones alone was discovered, the poor lad bore not only the whole smart, but the whole blame; both which fell again to his lot on the following occasion.
to draw lots.
If I were in charge, I'd fire the lot of them.
a bad lot.
lots of people think so.
The Greeks expected their leaders to show physical courage, whether in the athletic arena or in battle, as well as piety, generosity, and nobility. Cimon had risen to power chiefly because of his military prowess, and any rival must be able to show at least honorable service and military competence. By this time, moreover, the generals were coming to be the most important political figures in Athens. Archons served only for one year and, since 487/6, they were chosen by lot. Generals, on the other hand, were chosen by direct election and could be reelected without limit.
... When you pick up a newspaper, you often stumble across lots ...
... Googlebot sends out lots of these messages. ...