Bir iş aramak için New York'a geldi.
- He came to New York in order to look for a job.
Tom bir iş aramak zorundadır.
- Tom has to look for a job.
Tom annesine göz kulak olmak zorunda.
- Tom has to look after his mother.
Sen yokken evine göz kulak olmak için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to look after your house while you're away.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Tom Mary'ye bakmak zorundaydı.
- Tom had to look after Mary.
Bu kediye bakmak zorundayım.
- I have to look after this cat.
Niçin Tom'u aramıyorsun?
- Why don't you look for Tom?
Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
- Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
- Would you please look after my dog tomorrow?
Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
- You should look after the children from time to time.
He asked me to look after his daughter while he was away.
He spent his life looking for the truth.