Yalnız bir hayat yaşadı.
- She lived a lonely life.
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
Hiç yapayalnız kaldın m?
- Do you ever get lonely?
O burada yapayalnız olmayacak.
- It won't be lonely here.
Tom yalnız ve mutsuz.
- Tom is lonely and unhappy.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
- Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
Yalnızlık artık beni mutlu etmeyen bir hastalık.
- The loneliness is a disease that makes me not happy anymore.
O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
- She always comforted herself with music when she was lonely.
Yalnız bir hayat yaşadı.
- She lived a lonely life.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.
- When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
... wall screen will then contact all the other wall screens of everyone else who's lonely ...
... are lonely. ...