Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
- I found a dog just inside the gate.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
- Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.
- Troops inside the walls were well protected.
Evin içindeki herkesi almaya çalışman gerekiyor.
- We need to try to get everybody inside the house.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
- We are all alike, on the inside.
Bu kutunun içerisinde bir şey var.
- There's something inside this box.
Mağaranın içerisindeki bütün bu insanları alın.
- Get all these people inside the cave.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
- Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
- Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
İçerdeydim, bekliyordum.
- I was inside, waiting.
Belki içerde kalsam daha iyi olur. Hava böyleyken kim dışarı çıkmak ister?
- Maybe it would be better if I were to just stay inside. Who wants to go out when the weather's like this?