Küresel düşünün ama yerel olarak hareket et.
- Think globally but act locally.
Kanolar yerel olarak kiralanabilir.
- Canoes can be rented locally.
Bu kıyafetler yöresel olarak yapılırlar.
- These clothes are made locally.
Tom yerli bir kızla evlendi.
- Tom married a local girl.
Mary çok başarılı olan yerli bir kız.
- Mary is a local girl who made it big.
Gotland'te kirpi, yerel bir semboldür.
- The hedgehog on Gotland is a local symbol.
Didocanın yerel adı cezyas mec'dir.
- The local name of Tsez is cezyas mec.
Sana lokal anestezi ilacı verdik.
- I've given you a local anesthetic.
Sana lokal anastezi uygulayacağım.
- I'll give you a local anesthetic.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
- The local government closed all bars and saloons.
Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
- Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.
- The director wanted the local Asahi reporter to go to the scene of the crime.
Sami ve Leyla yöresel küçük bir lokantada takıldılar.
- Sami and Layla hung out at the local diner.
Bu kıyafetler yöresel olarak yapılırlar.
- These clothes are made locally.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.
- The director wanted the local Asahi reporter to go to the scene of the crime.
Functional programming languages usually don't allow changing the immediate value of locals once they've been initialized, unless they're explicitly marked as being mutable.
The patient didn't want to be sedated, so we applied only local anesthesia.
Hawaiian Pidgin is spoken by the local population.
... and suppressed it, but implemented all the features, all the libraries locally so that ...