Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim. - I showed Tom how to tie some knots.
Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim.
I showed Tom how to tie some knots.
Bu düğümü çözemiyorum. - I can't untie this knot.
Bu düğümü çözemiyorum.
I can't untie this knot.
Sırtım yumrularla dolu. - My back is full of knots.
Sırtım yumrularla dolu.
My back is full of knots.
Jeremy had a knot on his head where he had bumped it on the bedframe.