Mary çok başarılı olan yerli bir kız.
- Mary is a local girl who made it big.
Tom yerli bir kızla evlendi.
- Tom married a local girl.
Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.
- The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.
Gotland'te kirpi, yerel bir semboldür.
- The hedgehog on Gotland is a local symbol.
Sana lokal anastezi uygulayacağım.
- I'll give you a local anesthetic.
Sana lokal anestezi ilacı verdik.
- I've given you a local anesthetic.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
- The local government closed all bars and saloons.
Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
- Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.
- The director wanted the local Asahi reporter to go to the scene of the crime.
Bu kıyafetler yöresel olarak yapılırlar.
- These clothes are made locally.
Sami ve Leyla yöresel küçük bir lokantada takıldılar.
- Sami and Layla hung out at the local diner.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.
- The director wanted the local Asahi reporter to go to the scene of the crime.
Functional programming languages usually don't allow changing the immediate value of locals once they've been initialized, unless they're explicitly marked as being mutable.
The patient didn't want to be sedated, so we applied only local anesthesia.
Hawaiian Pidgin is spoken by the local population.