We saw a dim light in the distance.
- Uzakta loş bir ışık gördük.
I saw his face in the dim light.
- Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
We saw a dim light in the darkness.
- Karanlıkta loş bir ışık gördük.
Tom moved through the dimly-lit alley.
- Tom loş sokakta ilerledi.
Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.
- Tom loş ışıklı odada oturarak duvara bakıyordu.