on the port side.
That ship goes abroad from this port.
- Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.
Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
- Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
- Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
The island has a fine harbor.
- Adanın güzel bir limanı var.
The enemy warships bombed our warehouses in the harbour.
- Düşman savaş gemileri limandaki depolarımızı bombaladı.
The police found Tom's body floating in the harbour.
- Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.
Odessa and Sebastopol are seaports on the Black Sea.
- Odessa ve Sivastopol Karadeniz'de limandır.
The girl was gazing at the dock.
- Kız limana bakıyordu.
Many ports are in the east.
- Pek çok limanlar doğudadır.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.