likewise, in like manner, and

listen to the pronunciation of likewise, in like manner, and
Английский Язык - Турецкий язык

Определение likewise, in like manner, and в Английский Язык Турецкий язык словарь

also
de
also
(Havacılık) de da aynı zamanda
also
de-da aynı zamanda
also
hem

Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı. - Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.

O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır. - Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.

also
hem de

O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir. - She can speak not only English but also French.

O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır. - Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.

also
bir de

Her yokuşun bir de inişi vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir. - This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.

also
diğer bir yandan
also
(İnşaat) dahi

1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular. - From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.

Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır. - It is not enough to defeat our external enemies, it is also necessary to exterminate our internal enemies.

also
keza
also
aynı zamanda

Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü. - The singer is famous not only in Japan but also in Europe.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir. - Apart from English, he also teaches math.

also
da
also
yanısıra

İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur. - Besides English, she also speaks German.

also
ayrıca

Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor. - My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.

Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var. - Also Felicja has blonde straight hair.

also
üstelik

İngilizce çalışır ama üstelik Almanca da çalışıyor. - He studies English, but he's also studying German.

also
yine
Английский Язык - Английский Язык
{a} also
likewise, in like manner, and
Избранное