Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin.
- In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.
Onun gelme ihtimali var mı?
- Is there any likelihood of his coming?
Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar.
- In all likelihood, they'll be away for a week.
Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
- Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
What of his heart perceive you in his face by any likelihood he showed to-day ? (Shak).
The likelihood is that the inflation rate will continue to rise.
There is no likelihood between pure light and black darkness, or between righteousness and reprobation. (Sir W. Raleigh).