Bana o şekilde karşılık verme.
- Don't talk back to me like that.
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
Bütünüyle bunun gibi bir şey hiç görmedim.
- I've never seen anything quite like this.
Bana asla bu şekilde davranmazdın.
- You never used to treat me like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
senin gibi birini istiyorum.
Senin gibi bir kız arıyorum.
- I've been looking for a girl like you.
Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
- I wish I had a friend like you.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... also control freaks, but they're control freaks like me. We want to be people with the ultimate ...
... So, sonically, it just smells like me. ...