Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.
- This desk was too heavy to lift.
Kutuyu kaldırmak için bütün gücüyle çabaladı.
- He tried with all his might to lift the box.
Annem asansörden korkar.
- My mother is afraid of lifts.
O asansör çok gürültü yapıyor.
- That lift makes a lot of noise.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.
- Tom didn't lift a finger to help.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
- I forgot to lift the receiver before dialing the number.
Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.
- Tom didn't lift a finger to help.
Yoshio kutuyu kaldırmama yardım etti.
- Yoshio helped me lift the box up.
The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.
... them a different path in which those sanctions will be lifted and they'll be able to have ...
... have lifted entire generations of seniors out of poverty. ...