Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.
- Their traditional life style no longer exists.
Bu yaşam tarzına alışkınım.
- I am accustoming to this life style.
O sağlıklı bir yaşam tarzına sahiptir.
- She has a healthy lifestyle.
Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
- Take a fresh look at your lifestyle.
Leyla kırsal yaşam biçimini seviyordu.
- Layla loved the country lifestyle.
Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
- Their lifestyle is different from ours.
Yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- I think he needs to alter his lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.