Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
Neredeyse gitmeye hazırım.
- I'm about ready to go.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
Arkadaşlarım neredeyse burada olacak.
- My friends will be here at any moment.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Her an yağmur yağabilir.
- It may rain at any moment.
Her an bir yangın meydana gelebilir.
- A fire may happen at any moment.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.