Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.
- I don't like grilled fish, let alone raw fish.
Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.
- She can hardly walk, let alone run.
Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
- I can't even walk, let alone run.
Bırak bir doları bir sentim bile yok
- I don't have a cent, let alone a dollar.
I wish he would let me alone so I could get some sleep.
I didn't even notice it, let alone mind it.