This fabric stains easily.
- Bu kumaş kolayca lekelenir.
My hands are stained with paint.
- Ellerim boya ile lekelendi.
I have spots in my skin by stress.
- Stres nedeniyle cildimde lekelerim var.
The white spots on Saturn are believed to be powerful storms.
- Satürn üzerindeki beyaz lekelerin, güçlü fırtınalar olduklarına inanılır.
There is yet one minor blemish.
- Henüz küçük bir leke var.
Salmonella outbreaks blemished spinach importers' reputation for running clean factories.
- Salmonella salgınları ıspanak ithalatçılarının temiz fabrika çalıştırma itibarını lekeledi.
Dan found blood spatter on the wall.
- Dan duvarda kan lekesi buldu.
There were blood spatters on the wall.
- Duvarda kan lekeleri vardı.
Why do you like smearing China so much?
- Neden Çin'i bu kadar lekelemekten hoşlanıyorsun?
There were ink blots on the paper.
- Kağıtta mürekkep lekeleri vardı.
I got an ink blot on this form.
- Bu formda bir mürekkep lekesi yaptım.
Your behavior brought disgrace on our family.
- (Senin) Davranışların ailemizin üzerine kara leke getirdi.