Tom genellikle sabahları evden ayrılmadan önce hava raporunu izler.
- Tom usually watches the weather report in the morning before leaving home.
En kısa sürede buradan ayrılmalıyız.
- We should lose no time in leaving here.
Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
- They lost no time in leaving their home.
Yakında ayrılıyor olacağız.
- We'll soon be leaving.
Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
- Tom disappeared without leaving a trace.
Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.
- Tom considered leaving school, but decided against it.
Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim.
- I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.
Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
The leavings were thrown to the dogs.
The poor survive on the leavings of the rich and wasteful.