Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Git ve o ayrılmadan önce ona elveda de.
- Go and say goodbye to him before he leaves.
O, her zaman saat yedide evden ayrılır.
- He always leaves home at seven.
Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
- However, Lucy is about to leave her home.
O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
- I was about to leave my house when she rang me up.
Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi.
- It was careless of you to leave the key in the car.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Kuru bir yaprak yere düştü.
- A dead leaf fell to the ground.
O az önce izinli gitti.
- He's just gone on leave.
Tom Mary'nin erken ayrılması için izin verdi.
- Tom allowed Mary to leave early.
Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to ever leave Boston.
Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
- Tom got an emergency call and had to leave work.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.
- My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.
Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi?
- You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?
Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim.
- I chose to leave instead of staying behind.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Tren hareket etmek üzere.
- The train is about to leave.
Hemen Amerika'ya hareket etmek zorunda kaldık.
- We had to leave for America on short notice.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- It sounds like they're not going to leave.
A person who reads tea leaves looks for fortunes in the tea bits left at the bottom of the tea cup.
Ben yola çıkmak için hazır değildim.
- I wasn't ready to leave.
Hemen yola çıkmak zorundayız.
- We have to leave at once.
O ayrılmak üzereyken vedalaştı.
- He said farewell as he was about to leave.
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
- I didn't want to leave without saying goodbye.
Tom, ülkeyi terketmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to leave the country.
Sami, Leyla'yı terketmek istiyordu.
- Sami wanted to leave Layla.
Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.
- The train for Cambridge leaves from Platform 5.
Tren kalkmak üzere. Acele et.
- The train's about to leave. Hurry up.
But by your leaves, my learned foes Ye're maybe wrang.
The train car has one single-leaf and two double-leaf doors per side.
gold leaf.
I think you'd better leave.
When he had leeft speakynge, he sayde vnto Simon: Cary vs into the depe, and lett slippe thy nette to make a draught.
I'll leave the car in the station so you can pick it up there.
I left the band.
Can't we just leave this to the experts?.
When my father died, he left me the house.
And by myssefortune Sir Bors smote Sir Launcelot thorow the shylde into the syde, and the speare brake and the hede leffte stylle in the syde.
I left the country and I left my wife.
I've been given three weeks' leave by my boss.
There's not much food left, we'd better go to the shops.
... and I think what Mr. Schmidt was saying leaves some basis ...
... where you add some leaves to the tree of knowledge. ...