Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Tom bilgili bir adam.
- Tom is a learned man.
Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
- It's marvellous to listen to a learned person.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Hiç kimse çok bilgili değil ki her şeyi bilebilsin.
- No one is so learned that he can know all things.
Tom'dan senin hakkında bilgi edindim.
- I learned about you from Tom.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.
- Bullying is a learned behavior.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
- I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.
- It took me an hour to learn the poem by heart.
Learn how to do it better!.
That'll learn him to bust my tomater.
My learned friend (a formal, courteous description of a lawyer).
Everyday behavior is an overlay of learned behavior over instinct.