Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
- My creativity finds an outlet through learning modern languages.
İngilizce öğrenerek iyi zaman geçirdik.
- We had good time, learning English.
Dil öğrenimi sayı sistemi gibidir; onun bir başlangıcı vardır ama sonu yoktur.
- Language learning is like the number system; it has a beginning but doesn't have an end.
O, piyanoyu öğreniyor.
- She is learning the piano.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
- I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
I am learning english.
Kendime bir elbise yapabileyim diye dikiş dikmeyi öğreniyorum.
- I'm learning to sew so that I can make myself a dress.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
- I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Bilgiye değer verip öğrenmek Yahudilerin tekelinde değildir.
- Learning and cherishing data are not just the domain of Jewish people.
Ben bir bilim öğrenmekteyim.
- I have been learning a science.
Learning to ride a unicycle sounds exciting.