Köpek sıçradı ve havada diski yakaladı.
- The dog leapt and caught the disk in midair.
Köpek sıçradı ve havada diski yakaladı.
- The dog leapt and caught the disk in midair.
Cennetin en hızlı yolu derin bir uçurumun içine sıçramaktır.
- The fastest way to heaven is a leap into a deep abyss.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Tom koltuğundan sıçradı.
- Tom leaped from his seat.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Tom koltuğundan sıçradı.
- Tom leaped from his seat.
Tom, Mary'ye sıçradı ve onu boğmaya çalıştı.
- Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
It is better to leap into the void.