Dünyanın en geniş ülkesinin devlet başkanı İngilizceyi anlamıyor
- The president of the largest country in the world doesn't understand English.
Kazakistan, Orta Asya'daki en geniş ülkedir.
- Kazakhstan is the largest country in Central Asia.
Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
- My brother is as large as I.
Bu elbiseler çok büyük.
- These dresses are too large.
Tom geniş kitlenin önünde konuşma yapmaktan hoşlanmaz.
- Tom really does detest giving speeches in front of large audiences.
Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.
- The river flooded a large area.
Ona şişman denmez, iriydi.
- He was large, not to say fat.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Evren kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.
- He endowed the college with a large sum of money.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Yaşadığım ev çok büyük değil.
- The house I'm living in isn't very large.
Onun kitaplığında çok sayıda kitabı var.
- He has a large number of books on his bookshelf.
İki gün önce kaçan mahkum hâlâ serbest.
- The prisoner who escaped two days ago is still at large.
Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
- Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
That shipment of Beanie Babies will cost you forty large.
... he stumbles largest and most grandiose models was built between sixteen fifty ...
... The place where we've seen manufacturing go has been China. China is now the largest ...