Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.
- The river flooded a large area.
Onun ailesi çok geniş.
- Her family is very large.
Ona şişman denmez, iriydi.
- He was large, not to say fat.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
Evren kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.
- He endowed the college with a large sum of money.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Onun kitaplığında çok sayıda kitabı var.
- He has a large number of books on his bookshelf.
Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
Fizik te ki manası.
Kaçan tutuklu hala serbest.
- The escaped prisoner is still at large.
İki gün önce kaçan mahkum hâlâ serbest.
- The prisoner who escaped two days ago is still at large.
That shipment of Beanie Babies will cost you forty large.