Alplerin manzarası bende kalıcı bir izlenim bıraktı.
- The scenery of the Alps left a lasting impression on me.
Bu kitap onun üzerinde kalıcı bir izlenim bıraktı.
- This book left a lasting impression on her.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- I've been living here for a long time.
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.