Bakers'ların nehrin yukarısında bir çiftlikleri var.
- The Bakers have a farm up the river.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Tom ziraat eğitimi görüyor.
- Tom is studying agriculture.
Çiftçi buğday tohumlarını tarlada saçtı.
- The farmer scattered the wheat seeds in the field.
Çiftçiler tarlada çalışmakla meşgul.
- Farmers are busy working in the field.
ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.
- The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate.
O, tarımla uğraşıyordu.
- He engaged in agriculture.
Çok sayıda ülke tarıma dayalıdır.
- Many countries depend on agriculture.
Ahır çiftlik evinin tam arkasında.
- The stable is right behind the farm house.
Ahır çiftlik evinin arkasında.
- The stable is behind the farm house.
By no means do I dislike farming.
- Auf keinen Fall habe ich etwas gegen die Landwirtschaft.