Tom peyzaj işi yürütüyor.
- Tom runs a landscaping business.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Tom bir peyzaj tasarımcısı.
- Tom is a landscape designer.
Manzara bana tanıdık değil.
- The landscape is unfamiliar to me.
Pencereden dışarı manzaraya baktım.
- I gazed out of the window at the landscape.