British people are used to standing in queues.
- İngilizler kuyruklarda durmaya alışkın.
Your car has a broken taillight.
- Arabanın bozuk bir kuyruk lambası var.
The male peacock has colorful tail feathers.
- Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.
There was not a long queue at the bus stop.
- Otobüs durağında uzun bir kuyruk yoktu.
A long queue had formed in front of the shop.
- Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
We were made to stand in line.
- Biz kuyrukta ayakta bekletildik.
I stood in that line for thirty minutes.
- O kuyrukta otuz dakika durdum.