Tom put the guitar case down so he could hug Mary.
- Tom Mary'ye sarılabilmek için gitar kutusunu yere bıraktı.
Tom bought a new case for his saxophone.
- Tom saksafonu için yeni bir kutu aldı.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
I know what's in the box.
- Kutuda ne olduğunu biliyorum.
This is so heavy a box that I can't carry it.
- Bu o kadar ağır bir kutu ki onu taşıyamam.
Tom threw the apple core into the garbage can.
- Tom elma çekirdeğini çöp kutusuna fırlattı.
Do you have a file in the tool chest?
- Alet kutusunda bir törpün var mı?
Do you have a file in the tool chest?
- Alet kutusunda bir eğen var mı?
I made these boxes myself.
- Bu kutuları kendim yaptım.
Bring as many boxes as you can carry.
- Taşıyabildiğin kadar çok kutu getir.
The explosives were hidden in a trash bin.
- Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
Your head is not a trash bin.
- Kafan bir çöp kutusu değildir.
I bought a carton of milk from the supermarket.
- Süpermarketten bir kutu süt satın aldım.
There are eggs in the carton.
- Karton kutuda yumurtalar var.