If defective in structure, they are perfect in function.
- Yapı olarak kusurlu olsalar bile, onlar fonksiyon olarak mükemmeldir.
Some diseases are caused by a defective gene.
- Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
It is cruel of you to find fault with her.
- Onda kusur bulduğun için zalimsin.
She finds fault with everything and everyone.
- Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.
I can't find a single flaw in her theory.
- Onun teorisinde bir tek kusur bulamıyorum.
How can you speak such flawless German?
- Nasıl böyle kusursuz Almanca konuşabiliyorsun?
Love loves imperfectly.
- Aşk kusurlu olarak sever.
I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
- Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
Neither Tom nor Mary is correct.
- Ne Tom ne de Mary kusursuz.
Excuse me, but you're mistaken.
- Kusura bakma ama hatalısın.
Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
- Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
There's nothing physically wrong with him.
- Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
- Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
Please don't nitpick just for the sake of nitpicking.
- Sadece kusur arama uğruna her şeyde kusur bulma.
Drinking alcohol during pregnancy can cause birth defects.
- Hamilelik sırasında alkol içmek doğum kusurlarına neden olabilir.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
- Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.