Burada kısa bir süre için kalacağım.
- Ich werde hier für eine kurze Zeit bleiben.
Belki kısa bir mola vermeliyiz.
- Vielleicht sollten wir eine kurze Pause einlegen.
Lütfen özetinizi salıya kadar gönderin.
- Please send in your summary by Tuesday.
Ben yazıyı okudum ve şimdi bir özet yazıyorum.
- I have read the article and now I am writing a summary.
Many issues were raised during the meeting. I'll mention, briefly, the most important of them.
- Auf der Sitzung kam vieles zur Sprache. Ich nenne nur kurz das Wichtigste.
To put it briefly, I do not agree.
- Um es kurz zu machen: ich bin nicht einverstanden.