kurulan

listen to the pronunciation of kurulan
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) setting up
constituted
founded
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
{i} rate

What is the exchange rate for dollars now? - Şimdi dolar için döviz kuru nedir?

What is the exchange rate today? - Bugün döviz kuru nedir?

kur
course

I hate so-called 30 days language courses. - Sözde 30 günlük dil kurslarından nefret ediyorum.

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

kur
establish

Let's establish some ground rules. - Bazı temel kurallar belirleyelim.

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

huzuru sağlamak için kurulan yasadışı örgüt üyesi
vigilante
kur
flirt
kur
{i} class

Tom was daydreaming in class. - Tom sınıfta hayal kuruyordu.

Tom can swim faster than anyone else in his swimming class. - Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.

kur
institute

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

kur
{f} founded

Our school was founded in 1990. - Okulumuz 1990'da kuruldu.

The city was founded in 573. - Şehir 573'te kuruldu.

kur
ploughing
kur
{f} installed

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

kur
install

This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation. - Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store. - iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

kur
{f} set up

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

The University Administration decided to set up a branch campus in New York. - Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.

kur
{f} establishing
kur
pass

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

kur
{f} set

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly. - Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.

pazar kurulan yer
established in the market place
Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
aksla kurulan saat
stemwinder
dini amaçlarla kurulan dernek
(Politika, Siyaset) ecclesiastics association
geçici olarak kurulan köprü
Bailey bridge
huzuru sağlamak için kurulan yasadışı örgüt
vigilance committee
kalabalığı durdurmak için kurulan barikat
crush barrier
kendiliğinden kurulan
(saat) self-winding
kur
par

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
court

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears. - Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

This is as heavy as lead. - Bu kurşun kadar ağır.

kur
constituted
kur
puttogether
partiden ayrılanlarca kurulan parti
splinter party
pazar kurulan kasaba
market town
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurulan в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kurulan в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kurulan
Избранное