kurulacak

listen to the pronunciation of kurulacak
Турецкий язык - Английский Язык
to be established
be set up to
be established
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
{i} rate

What is the exchange rate for dollars now? - Şimdi dolar için döviz kuru nedir?

I'd like to know the exact exchange rate for yen. - Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.

kur
course

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

kur
establish

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

kur
flirt
kur
{i} class

Tom can swim faster than anyone else in his swimming class. - Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.

Tom was daydreaming in class. - Tom sınıfta hayal kuruyordu.

kur
institute

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

kur
{f} founded

Our school was founded in 1990. - Okulumuz 1990'da kuruldu.

The city was founded in 573. - Şehir 573'te kuruldu.

irtibat kurulacak kişi
(Politika, Siyaset) contact person
kur
ploughing
kur
{f} installed

The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935. - Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.

Tom installed a surveillance camera. - Tom bir güvenlik kamerası kurdu.

kur
install

The man tried to install his own antenna. - Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store. - iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

kur
{f} set up

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

Tom set up a website for Mary. - Tom Mary için bir websitesi kurdu.

kur
{f} establishing
kur
pass

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

kur
{f} set

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

I'll set the alarm for seven o'clock. - Alarmı yediye kuracağım.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
kur
par

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular. - Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

kur
court

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

This is as heavy as lead. - Bu kurşun kadar ağır.

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

kur
constituted
kur
puttogether
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurulacak в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kurulacak в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kurulacak
Избранное