kurucular

listen to the pronunciation of kurucular
Турецкий язык - Английский Язык
founding fathers
installers
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kurucu
founder

In the center of the university campus stands the statue of the founder. - Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.

Jan Koum is the founder of WhatsApp Inc. - Jan Koum WhatsApp Inc'in kurucusu.

kurucu
{i} constituent
kur
{i} rate

What is the exchange rate for dollars now? - Şimdi dolar için döviz kuru nedir?

What is the exchange rate today? - Bugün döviz kuru nedir?

kur
course

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

I hate so-called 30 days language courses. - Sözde 30 günlük dil kurslarından nefret ediyorum.

kur
establish

Let's establish some ground rules. - Bazı temel kurallar belirleyelim.

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

kurucu
creator
kur
flirt
kur
{i} class

Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread. - Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.

Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5. - Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.

kur
institute

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kurucu
constitutive
kurucu
{i} father
kur
{f} founded

The city was founded in 573. - Şehir 573'te kuruldu.

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

kur
ploughing
kurucu
establishing
kurucu
constructor
kurucu
(Avcılık) decocker
kurucu
installer
kur
{f} installed

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

kur
install

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

kur
{f} set up

A committee has been set up to investigate the problem. - Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.

Tom set up a website for Mary. - Tom Mary için bir websitesi kurdu.

kur
{f} establishing
kur
pass

He passed the law examination and set up a law office. - Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

kur
{f} set

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

Disneyland was established in 1955. - Disneyland 1955'te kuruldu.

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

kurucu
incorporator
kurucu
floater
kurucu
promoter
kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly. - Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
kur
par

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
court

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

kur
constituted
kur
puttogether
kurucu
framer
kurucu
builder
kurucu
erector
kurucu
foundress
kurucu
charter member
kurucu
founding, establishing; constituent; founder, promoter; organizer
kurucu
institutor
kurucu
charter
kurucu
(Nükleer Bilimler) owner
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurucular в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kurucular в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kurucu
müessis
KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kurucu
Cümleyi oluşturan ögelerin her biri
kurucu
Bir kuruluşu oluşturan kimse
kurucu
Bir kurumun, bir işin kurulmasını sağlayan, müessis
kurucular
Избранное