Onlar oldukça kötü olasılıklar.
- Those are pretty bad odds.
Olasılıklar benim aleyhime.
- The odds are against me.
Repliklerini öğrendin mi?
- Have you learned your lines?
İkinci sınıflara İngilizce öğretirim.
- I teach English to the second year classes.
Tom korkunç bir ağrısına rağmen bugün bütün sınıflarına öğretti.
- Tom taught all his classes today, even though he had a terrible headache.
Harita üzerindeki mavi çizgiler nehirleri gösterir.
- Blue lines on the map designate rivers.
Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
- He drew some vertical lines on the paper.
Tom ihtimallerin farkındadır.
- Tom is well aware of the odds.
O, ihtimalleri yendi ve başarılı oldu.
- He beat the odds and was successful.
Is it the right place to sign up for foreign language courses?
- Ist das der richtige Ort um sich für fremdsprachliche Kurse einzuschreiben?
Please send details of these courses.
- Bitte sende Einzelheiten von diesen Kursen.