As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
He argued for our forming the alliance with that nation.
- O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
- Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Tom has just finished setting up.
- Tom az önce kurmayı bitirdi.
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
- Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
What is the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
What is the exchange rate for dollars now?
- Şimdi dolar için döviz kuru nedir?
Our ultimate goal is to establish world peace.
- Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
They have enough capital to establish another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
- Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
- Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
The school was established in 1650.
- Okul, 1650'de kuruldu.
Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.
- Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
- Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.
You aren't really going to get rid of your classic car, are you?
- Klasik arabandan gerçekten kurtulmayacaksın, değil mi?
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
Harvard University was founded in 1636.
- Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.
This school was founded in 1970.
- Bu okul 1970'te kuruldu.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Layla was charged with conspiracy for bank robbery.
- Layla banka soygunu için komplo kurmakla görevlendirildi.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
Full body scanners were installed at the airport.
- Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935.
- Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.
We've installed several security cameras.
- Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.
The man tried to install his own antenna.
- Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
Tom set up a website for Mary.
- Tom Mary için bir websitesi kurdu.
A committee has been set up to investigate the problem.
- Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
He passed the law examination and set up a law office.
- Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
I'll set the alarm for seven o'clock.
- Alarmı yediye kuracağım.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
The school was established in 1650.
- Okul, 1650'de kuruldu.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly.
- 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
- Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
- Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
No man can know them, no hunter can shoot them, with powder and lead - Thoughts are free!
- Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
She always wanted to start a family.
- O her zaman bir aile kurmak istedi.
I want to start a family.
- Ben bir aile kurmak istiyorum.
This is a good place to pitch our tent.
- Bu, çadırımızı kurmak için iyi bir yer.
Where did Tom want to pitch the tent?
- Tom çadırı nereye kurmak istedi?
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
I hear it takes time to make friends with the English people.
- Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.