kurdu

listen to the pronunciation of kurdu
Турецкий язык - Английский Язык
buff
attractive
Compressive coupler force that occurs during a slack bunched condition
Of the color of buff leather, a brownish yellow
A tool, often one covered with buff leather, used for polishing
Removal of writing/art work
polish and make shiny; "buff the wooden floors"; "buff my shoes"
Firm; sturdy
Something that is buff is pale brown in colour. He took a largish buff envelope from his pocket
a person who is very interested in a particular subject
A brownish yellow colour
Slang for a very muscular, well-defined person
{i} skin of an ox; light yellow color; person who is very interested in or enthusiastic about a particular subject (i.e. history buff)
Made of buff leather
To polish and make shiny
You use buff to describe someone who knows a lot about a particular subject. For example, if you describe someone as a film buff, you mean that they know a lot about films. Judge Lanier is a real film buff = enthusiast
{f} color a pale yellow
buffer
Big Ugly Fat Fellow (or Fucker) The US Airforce nickname for the B-52 bomber
See Buff, n
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
{i} rate

I'd like to know the exact exchange rate for yen. - Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.

What's today's exchange rate? - Bugünkü döviz kuru nedir?

kurdu olmuş
(Argo) hard boiled
kum kurdu
lugworm
kur
course

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

kur
establish

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

iplik kurdu
nematode
kur
flirt
kur
{i} class

Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread. - Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.

Tom was daydreaming in class. - Tom sınıfta hayal kuruyordu.

kur
institute

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kur
{f} founded

This school was founded in 1970. - Bu okul 1970'te kuruldu.

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

bilgisayar kurdu
geeky
elma kurdu
apple maggot
elma kurdu
apple worm
kalp kurdu
(Biyoloji) heartworm
kalp kurdu
dirofilaria
kalp kurdu
(Tıp) dirofilaria immitis
kur
ploughing
kıl kurdu
threadworm
kıl kurdu
enterobius vermicularis
kur
{f} installed

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935. - Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.

kur
install

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store. - iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

kur
{f} set up

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

Tom set up a website for Mary. - Tom Mary için bir websitesi kurdu.

kur
{f} establishing
kur
pass

All the passengers were saved from drowning. - Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

kur
{f} set

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

Ağacın kurdu içinden olur
(Atasözü) Decline begins by internal strife
bağırsak kurdu
intestine worm
kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly. - Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

sibirya kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) Husky
yaprak kurdu
leaves formed
Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
akciğer kurdu
lungworm
alman kurdu
German shepherd
alman kurdu
German police dog
ağaç kurdu
ağaçkurdu
ağaç kurdu
a wood-boring maggot
bağırsak kurdu
(Tabiat Doğa) (hayvan) [syn.: bağırsak kurdu, şerit, tenya, aptesbozan] tapeworm
bağırsak kurdu
worm
deniz kurdu
old salt
deniz kurdu
Nereid
deniz kurdu
old salt, salt, old seadog
deniz kurdu
sea dog
deniz kurdu
old seadog
deniz kurdu experienced sailor, sea dog
an old salt
domates kurdu
(Botanik, Bitkibilim) manduca sexta
domates kurdu
tomato fruitworm
domates kurdu
(Botanik, Bitkibilim) tobacco hornworm
domates kurdu
tomato worm
ekin kurdu
weevil
elma kurdu çeşidi
codling moth
et kurdu
flyblow, maggot in meat
fındık kurdu gibi
small and lively
fındık kurdu gibi small and plump and lively
(woman)
gemi kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) shipworm
gemi kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) pileworm
gemi kurdu
teredo
gemi kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) teredinid
gemi kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) terdo
gine kurdu
guinea worm
ibrişim kurdu
silkworm ipekböceği
iplik kurdu
(Tıp) nematoidean
iskele kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) teredinid
iskele kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) terdo
iskele kurdu
marine borer
iskele kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) pileworm
iskele kurdu
teredo
iskele kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) shipworm
kitap kurdu
bookworm

He is what you might call a bookworm. - o, kitap kurdu diyebileceğin bir kişidir.

He is, so to speak, a bookworm. - Deyim yerindeyse, o bir kitap kurdudur.

kitap kurdu bookworm
(insect or person)
kur
par

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ. - Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

kur
court

If I had known before I courted, I never would have courted none. - Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

This is as heavy as lead. - Bu kurşun kadar ağır.

kur
constituted
kur
puttogether
kır kurdu
prairie wolf
kır kurdu
coyote
kırbaç kurdu
(Tabiat Doğa) (hayvan) whipworm
mum kurdu
(Arılık) bee moth
palolo kurdu
palolo
pamuk kurdu
boll weevil

The boll weevil has long plagued cotton crops. - Pamuk kurdu uzun zamandır pamuklu bitkilerin başına bela olmuş durumda.

petek kurdu
(Arılık) apimyiasis
peynir kurdu
cheese mite
peynir kurdu
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere) cheese mite
peynir kurdu
minute mite
sinek kurdu
maggot
sirke iplik kurdu
(Tabiat Doğa) (hayvan) vinegar eel
sirke kurdu
vinegar eel
sirke kurdu
vinegar worm
sirke kurdu
eelworm
tahta kurdu
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere) [syn.: tahta kurdu, tahta böceği] woodworm
tuzlu su kurdu
(Hayvan Bilim, Zooloji) brine warm
un kurdu
meal worm
şüphe kurdu
(a) gnawing doubt
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurdu в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kurdu в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kitap kurdu
Çok kitap okuyan, toplayan ve kitaplarla uğraşan kimse
kitap kurdu
Kitapları yiyerek zarar veren bir böcek
KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
Medine kurdu
İnsan ve birçok başka memelinin, deri altı katılgan dokusunda yaşayan sıcak ülkeler solucanı (Filaria medinensis)
kurdu
Genellikle elma ve erik gibi yemiş ağaçlarına zarar veren bir kurt
ağaç kurdu
Ağaçları kemirerek beslenen birtakım sinek kurtçuklarına verilen ad
bağırsak kurdu
Omurgalıların ve de özellikle insanların bağırsağında yaşayan asalak solucan
deniz kurdu
Deneyimli, eski denizci, usta denizci
fındık kurdu
Fındık bitinin fındık içinde gelişerek onun dökülmesine, değerini yitirmesine yol açan kurtçuğu
ibrişim kurdu
İpek böceği
iplik kurdu
İpsiler sınıfına bağlı türlerden her biri
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kök kurdu
Danaburnu
kırbaç kurdu
Çeşitli türleri insanların ve hayvanların kalın bağırsağında yaşayan, boyu 5 cm olan, eni gözle görülmeyecek incelikte bir asalak, trikosefal (Trichuris trichiura)
tahta kurdu
Tahtadan yapılma eşyayı kemirerek delik deşik eden kın kanatlı böcek (Anobium punctatum)
tel kurdu
Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması sebebiyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad
yaprak kurdu
Yaprak böceği
yıldız kurdu
Ateş böceği
zeytin kurdu
Kınkanatlılar takımından kahverengi veya siyah renkte zeytin ağacına musallat olan ve onların kurumasına yol açan zararlı bir böcek
şüphe kurdu
İnsanı çok tedirgin eden kuşku
kurdu
Избранное