He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
These were victims of war, so to speak.
- Tabiri caizse, bunlar savaş kurbanlarıydı.
They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
- Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
Your sacrifice won't go unnoticed.
- Sizin kurban fark edilmeden gitmeyecek.
How many sacrificial lambs do we need to bring the rain back?
- Tekrar yağmur yağdırmak için kaç tane kurbanlık kuzuya ihtiyacımız var?
Predators always prey on unsuspecting victims.
- Avcılar her zaman masum kurbanları avlamaktadır.
You don't have to be a victim.
- Bir kurban olmak zorunda değilsiniz.
You don't have to be a victim.
- Bir kurban olmak zorunda değilsiniz.
You don't have to be a victim.
- Bir kurban olmak zorunda değilsiniz.