Tom had a heart attack.
- Tom bir kalp krizi geçirdi.
Tom nearly had a heart attack when he saw Mary standing on the edge of the roof.
- Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.
There will be an economic crisis at the end of this year.
- Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
There will be an energy crisis in the near future.
- Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.
Tom knows what to do when Mary has an epileptic seizure.
- Tom Mary'nin bir epilepsi krizi olduğunda ne yapacağını biliyor.
The economist anticipated a prolonged depression.
- Ekonomist, sürüp giden bir ekonomik kriz sezinledi.
The economy is in a slight depression.
- Ekonomi hafif bir krizde.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
The UN has played a major role in defusing international crises and preventing conflicts.
- BM, uluslararası krizleri ortadan kaldırmada ve çatışmaları önlemede önemli bir rol oynadı.
The stock market is in a prolonged slump.
- Menkul kıymetler borsası sürüp giden bir ekonomik kriz içindedir.
My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
- Babam dün bir kalp krizi geçirdi fakat yakınlarda bir kliniğe sahip olduğu için şanslıydı.
Tom had a heart attack.
- Tom bir kalp krizi geçirdi.